BU TRENİ KAÇIRMAYIN!
“Hayal ekspresini” kaçırmayın, hadi atlayın! :) Yorucu ama güzel bir
İstanbul turu sizi bekliyor.
Uzun zamandır ertelediğiniz şeyler vardır elbet. Yeditepe
Üniversitesi’nde okuyan bir mühendislik öğrencisi olarak ertelemeye mecbur kaldığımız
şeyler de var maalesef. Akşama yaparım, yarın var daha ya, bu hafta acelesi
yoktu zaten diye diye son gün yaptığımız
şeylerin fazlalığı gerçekten göz korkutucu. Evren ile tanıştığımdan beri hiçbir şeyi
ertelememeye karar verdim, özellikle de biricik aşkım İstanbul ile vakit
geçirmeyi ertelemeyecektim. Ve geçen seneden beri aklımda olan ama bir türlü
fırsat yaratamadığım Oyuncak Müzesi ve Rahmi Koç Müzesi’ne aynı gün gitmeye karar
verdim. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim iki yer arasında 2 saatlik bir mesafe
var hani. Biri Göztepe de diğeri ise Eyüp’te. Ama inat değil mi, karar verdim
gideceğim. Aldım yanıma bir arkadaşımı, ikna etmek çokta kolay olmadı hani :) Düştük yola…
Göztepe’deki Oyuncak Müzesinin önünde zürafa ve kurşun asker bizi karşıladı. Bir merhabadan
sonra renkli turumuza başladık.
Bu kadar özel oyuncağın toplanıp sergilenme fikri gerçekten güzel olmuş.
Farklı ülkelerden gelen özel oyuncaklar 4 kata yerleştirilmiş..Sadece oyuncak
bebekler,kuklalar beklemeyin bu müzeden. Her türlü oyuncak mevcut çünkü burada.
Deprem bebeği, kovboy oyuncakları, uçaklar, trenler, bin bir çeşit hayvan oyuncağı
daha neler neler. Söylemeden geçemeyeceğim.En alt kata uğramayı unutmayın. Çünkü
Müze Cafe'ye uğramadan gitmek büyük bir kayıp olacaktır.
Benim oyuncak müzesindeki favorim ise uzay konulu
oyuncakların bulunduğu kısım oldu. Buradaki bilgilendirme yazısında insanların
uzay merakının başladığı yıllarda oyuncaklar ürettikleri ve daha sonra bu
oyuncaklarla oynayan çocukların ise uzaya giden ekipler arasında yer aldığı
yazıyordu. Oyuncakların gücü bu kadar net anlatılamazdı herhalde. Küçük yaşta
oynadığım oyuncakları hatırlıyorum da, Barbie bebekler için kurduğum evler, konuşturduğum
hayvanlar... Şimdilerde o kadar yaratıcı olamıyorum çoğu zaman, daha fazla
faktör var çünkü düşünceleri engelleyen. Eminim sizde de öyledir, çocukken
severek yaptığımız şeylere büyümüş halimizle baktığımızda “çocukluk” diyoruz,
beğenmeyen bir ses tonu ile. Hayallerimizin gerçekleşebileceğine en çok
inandığımız dönemi küçümsemek ne büyük bir hata halbuki… İşte bu yüzden mutlaka
gidin oyuncak müzesine eskinin en güzel hatırlanabileceği yer çünkü bence, hele
bir de küçük çocukların ebebeynlerine tatlı sorularını duyduğunuzda oradan
çıkmaaak istemeyeceksiniz :)
Programın yoğunluğu nedeni ile biz oradan ayrılmak zorunda
kaldık maalesef.Rahmi Koç Müzesine varmak 2 saatimizi aldı. Açıkçası bu kadar
büyük olduğunu düşünmemiştim 1-2 saatte
gezip bitirebileceğimizi düşünmüştüm. Ama ne mümkün ! Buraya 1 koca gününüzü
ayırmanız gerek .
Motorlardan, arabalara, ulaşım araçlarına kadar birçok özel
parçayı barındıran ve insanı büyüleyen bir yer burası. Gezimizi yarılamışken
bir anonsla denizaltı gezisinde 2 kişilik yer kaldığını duyduk ve koşarak
gişeye gittik. 15 dakika sonra bir denizaltında idik. Emekli astsubay Kemal
Amca bizi gezdirdi. Öyle etten püften değil yani, gerçekten bir denizaltını
tanıdık. Hattaaa anı sertifikamız bile vaaar J
Geziye devam ederken gözüme bir yazı ilişti. “Bu Treni
Kaçırmayın!” işte dedim, uzun zamandır aradığım ve anlatmak istediğim cümle bu.
Herşeyi kaçırıyoruz hayatın akışında. Sınavlar var diye gidemediğimiz yerler,
üşendiğimiz için buluşmadığımız arkadaşlar, ve daha aklıma gelmeyen bir sürü
şey… Sonra bir iç rahatlığı yaşadım.
Hayatı kaçırmadığım için mutlu oldum.
Arabalar,uçaklar,trenler derken müzeyi kapattık. İnanılmaz
yorucu bir günün ardından dinlenmek gerekti biraz. Ve biz de Cihangir Merdivenlerine
gittik. Günün değerlendirmesini yapmak için harika bir manzara ve sıcak bir
dost vardı yanımda.
Biz “hayal ekspresi” ni kaçırmadık ve çok güzel bir gün
geçirdik. Hem yeni yerler gezdik, hem de gezerken farklı farklı dünyalara
gittik. Hadi artık, sizde üşenmeyin. O zaman ne diyoruuuuz? “BU TRENİ
KAÇIRMAYIN!” :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder